Galatasaray ve Fenerbahçe’nin ligde nasıl bir güç dengesizliği yarattığını, maçları nasıl domine ettiklerini anlattığımız günler geride kaldı. Ligin kalanına damga vuracak yeni bir klişemiz var, kapalı savunma. Diğer takımlar baktı ki bu ikisiyle baş edemeyecek, çözümü kapanıp fırsat beklemekte buldu. Kim suçlayabilir ki bunun için onları?
İstanbulspor da alanları çok iyi kapatan, bir de başta Ndao olmak üzere çoğu oyuncusunun dinamizmiyle kontra bekleyen bir planla sahadaydı. Peki bir gün önce Fenerbahçe, dün de Galatasaray puan alırken ne kadar zorlandı? Çok!
Galatasaray’ın ilk yarı en zorlandığı konu Kerem-Tete kanatlarının üretkenliği oldu. Tete bu sezon başarısız transferler listesine bir numaradan girer. Geriden gelen Barış ve Kaan da devşirme bek olup çizgiye inme disiplininden kopunca kanat hücumları daha etkisiz kaldı. İkinci yarı tek bir oyuncu değişikliği ama takımda neredeyse komple mevki değişikliği yapan Okan Hoca, önce savunmada herkesin kendi içinde yerini değiştirip arkada verdiği boşluklara, sonra önde topu daha hızlı çevirmeye önlem aldı.
Rakip “Bana ancak duran toptan, uzaktan şuttan gol atabilirsin” diye adeta bağırırken Galatasaray’a galibiyet puanını frikikten Kerem kazandırdı. Bir not taraftara, Kerem bu takımda eleştirileri en son hak eden oyuncu. Disiplini, kendine bakması, profesyonelliği ile saygı duyulması gereken bir sporcu.
Yarışan iki takımla başladık onlarla bitirelim. Bir gün önce Fenerbahçe, dün Galatasaray şunu kabul etmeli, gerginsiniz. Şampiyonluk telaşı, puan kaybetme korkusu her iki takımda da var, olması da çok doğal. Nefes nefese geçen yarışta bu panik normal, yok değiliz demek yerine stresi kabul etmek lazım. Çünkü bilinen bir kuraldır, stresi yönetmenin ilk şartı olduğunu kabul edip normalleştirmektir.