Trendyol Süper Lig’in 35’inci haftasında Galatasaray, Sivasspor engelini 6-1’lik skorla geçti. Sarı-kırmızılıların zafer gecesinin ardından Ersun Yanal konuştu.
Okan Buruk’un yönetim şekline övgüde bulunan Ersun Yanal, “Bence Galatasaray 100 puanı geçecek ve bu bir rekor olacak. Okan hocanın takım içerisindeki hakimiyeti ve yönetim şekline karşı cevap olarak doğru bir performansla cevap geliyor. Her oyuncu kazanmanın içinde” dedi.
Okan Buruk’un sorunları pragmatik olarak çözmeye çalıştığını dile getiren Ersun Yanal, “Okan hoca zeki ve iletişimi güçlü bir kişi. Ve çok iyi bir insan. Bu taşların hepsinin doğru yere oturması gerekiyor. Yönetimin, oyuncuların, oyuncuların içinde liderlik yapanların, tavır gösterenlerin… Bunu yönetmek kolay değil. Bunu bir bütün olarak yaptıkları o kadar belirgin ki… Medyayı, taraftarı, yönetimi arkasına alıyor. Ve bu sorunları çözerken pragmatik olarak çözmeye çalışıyor. Hiçbir zaman bir sorunu ortada bırakıp bunu iletişim olarak kullanmıyorlar” yorumunda bulundu.
Mauro Icardi sorunu üzerinden örnek veren Ersun Yanal, “Icardi sorunu Fenerbahçe’de olsaydı gelişecek tepkilerin Fenerbahçe’de sorunu çözme şekliyle Galatasaray’da çözme şekli arasında fark var. Galatasaray bu konuyu iyi yöneten bir takım. Şu anda bir çok sorun vardır ama bu sorunları doğru yöneterek bu noktaya geliyorlar. Doğru yönettikleri içinde herkes yerinde çok güçlü ve ağırlık olarak görünüyor” ifadelerini kullandı.
Şampiyonlukların birlikteliklerle geldiğini belirten Ersun Yanal, “Bireysel performansların gelişmesi için ortamın uygun olması gerekiyor. Şampiyonluklar ortamların uygun olduğu ortamlarda gelen alanlardan birleşerek gelir. Leicester City nasıl şampiyon oldu? Öyle bir ortam yarattılar ki yaratılan ortamda herkesin bireysel performansı üst seviyeye taşındı. Onlarında hepsi o performansını takıma verdiler” diye konuştu.
Ersun Yanal son olarak şu sözleri dile getirdi:
“Galatasaray top rakibe geçince çok inatçı. Top kendilerine gelince çok öz güven içinde. Gelişen öz güvenlerini sonuca yansıtmak konusunda tutumları o kadar kolektif ki…”