Süper Lig’de Fenerbahçe, Kayserispor’u 2-1 mağlup ederken lider Galatasaray’ı takibini sürdürdü. Maçın ardından spor yazarları Arda Güler ve Ferdi Kadıoğlu’nu mercek altına aldı.
ERCAN GÜVEN: ARANAN KAN BULUNMUŞTUR / MİLLİYET
Jesus Arda’yı ilk on bire koyunca Fenerbahçeliler keyiflenmiş olmalı. Lakin ilk yarıda Arda’nın rakip kaleciyle karşı karşıya kaldığında onu da çalımlamaya uğraşması, olmayınca penaltı almaya çalışması, kendini sakar şekilde yere atması, yüreklerini hoplatmış olmalı.
Sen de mi Arda!..
Fenerbahçeliler, henüz 18 yaşına basmış Arda’nın önce gösteriş sonra uyanıklık içeren bu hareketlerinin sebebi ona “gösterilen aşırı sevgi ve ilginin semptomlarından olmasın sakın” diye düşünmüşlerdir belki.
Ülkenin her stadında sevgi gören Arda’nın 60’da çıkarken tribünden duyduğu uğultulu protestonun sebebi de ona yakıştırılan masumiyetin sınırlarını biraz zorlamasıydı. Dikkat etmek lazım Arda’ya.
“FERDİ’Yİ TÜRKİYE’DE TUTMAK ÇOK ZOR OLACAK”
Jorge Jesus Fenerbahçe orta sahasının savunmaya destek olmadığını gördü ve ikinci yarı başlarken Crespo yerine Zajc’ı aldı. Daha sonra Arda’yı çıkarıp İrfan Can’ı soktu ve Portekizli Hoca’nın yaptığı dokunuşlar her zamanki gibi sonuca yansıdı.
67’de Ferdi’nin otuz metreden, gerilmeden, kalçadan bir füzesi var ki, herkes gibi Kayserispor kalecisi Bilal’e de izlemek kaldı. Alman malı makine gibi kusursuz çalışıp gol de atan Ferdi’yi Türkiye’de tutmak çok zor olacak besbelli.
Her an gol atabilecek enerjiye, arzuya ve plana sahip Kayserispor karşısında ikinci gol rahatlattı Fenerbahçe’yi. Kreatif işlere dönmek için Emre Mor’un alınması, King’in çıkıp tek santrafora dönülmesi bu yüzdendi. Kayserispor’un son saniyede korner golü, maç boyu gösterdiği çabanın ödülü gibiydi.
Lig liderinin oynamadan hanesine üç puan yazacağı ve Sevilla deplasmanının eşikte beklediği hafta, tribünler üzerinden sinir uçlarıyla oynanmış Fenerbahçe’nin Kayserispor deplasmanından iki golle aldığı üç puan “aranan kan bulunmuştur” anonsunu hak etti doğrusu.
İLKER YAĞCIOĞLU: FENERBAHÇE FİRE VERMEDİ / TAKVİM
Fenerbahçe daha maçın başında kariyer sezonunu yaşayan Valencia’nın golüyle 1-0 önde başladı.
İlk 45 dakikaya baktığımda Arda’nın kaçırdığı bir pozisyon, Szalai’nin iki duran top pozisyonu vardı. Kısaca Fenerbahçe’nin skoru artıracak bir oyun ortaya koyduğunu söyleyebilirim. Bu işin ofansif tarafı.
Fakat; ilk 45 dakikada Kayserispor’un da Fenerbahçe kalesinde ciddi tehlikeler yarattığına şahit olduk. Orta sahayı çok kolay geçen ev sahibi ekip, bu sezon rakip ceza sahasında en çok topla buluştuğu maçı oynadı.
Bu da savunma yönünden aslında Fenerbahçe’nin sıkıntılı bir 45 dakika yaşadığının en çarpıcı göstergesiydi. İkinci yarının başında Crespo-Zajc değişikliğiyle Jorge Jesus topun daha fazla Fenerbahçe’de kalmasını istedi. Biraz daha sakin, hücuma çıkmakta fazla acele etmeyen, buna karşın kalesinde de hiç pozisyon vermeyen bir Fenerbahçe izledik. İlk 45 dakika futbolseverler için çok daha keyifliydi belki ama Fenerbahçe’nin mücadelenin ikinci yarısında oynadığı oyun daha doğru bir oyundu.
CEM DİZDAR: TEMPO YÜKSELTMEDEN MAÇ KAZANMAK / FANATİK
İlk yarının skoruna bakarak aldanabileceğimiz maçlardan biri daha… Onca para harcayan Fenerbahçe bir gol atmış Kayseri onca gol kaçırmış. Üstelik Kayseri kurgulanmış hücumlar örgütlerken Arda Güler’i ortadan kaçırdıkları top hariç Fenerbahçe hücumlarının tamamı yüksek topa dayalıydı. Gol de böyle bir toptan geldi.
Topla daha çok oynayan Fenerbahçe görünse de ‘Etkili hücum’larda uzak ara Kayseri öndeydi. Bu durum ülkemizde ’Oyuncu yeterlilik farkı’ ile açıklandığı için ısrarla ’Bitiriciliğe’ vurgu yapılır. Oysa fark tamamen antrenman kalite ve yeterliliği ile ilgilidir. Örneğin 33. dakikada Kayseri’nin hücumunda dönen topu ele geçiren takımın yarısının ofsaytta yakalanması epey bir şey anlatıyordu. İkinci devrede de yüksek topla arayışlarını sürdüren Fenerbahçe savunmada daha dikkatli ve alan bırakmayan bir tarzdaydı.
Ferdi’nin golü maçı bitirdi
İkinci devre rakibi tarafından kenarlara gönderilip, ortaya yapmaya zorlanan Kayseri bu duruma riayet edince takım olarak yavaş yavaş çözülme başladı. Ve Ferdi Kadıoğlu golüyle Fenerbahçe maçı sadece koparmayıp, esasen bitirmiş oldu! Uzatma sonunda kornerden gelen genç Arif’in golü ise maçın sadece süsü oldu.
Gelelim ligin geleceğine… Ligin oyun düzeyi oldukça düşük olduğundan Fenerbahçe yüksek tempo ve çok gelişkin bir oyun göstermeden de yarışmanın içinde kalacaktır. Ancak aynı durum ligde hem kadro hem puan avantajı olan Galatasaray için de geçerli. Belki UEFA Kupası’nda kat edeceği mesafe Fenerbahçe’ye bir başka sıçrama noktası oluşturabilir ama mevcut oyun bu konuda çok iyimser olmayı mümkün kılmıyor.