Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı ve özetle şunları söyledi:
İSLAM DÜNYASI TEK SES OLMALI: BM Genel Kurulu’nda ateşkes ve engelsiz insani yardım çağrısı yapan kararın, 121 üye ülkenin ‘evet’ oyuyla kabul edilmesi umut vericidir. Kararın hayata geçirilmesi sürecinde, İslam dünyasının tek vücut, tek ses olması şarttır. Zirvede buna dikkat çektim. Kuruluş nedeni Filistin davası olan İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) büyük sorumluluklar düştüğünün de altını çizdim… Türkiye olarak varılacak bir çözümün uygulanması aşamasında, garantör sıfatıyla sorumluluk almaya hazır olduğumuzu tekrar dile getirdik.
KABUL ETTİRDİK: (İİT’nin sonuç bildirisinde Türkiye’nin rolü) Riyad’a, Filistin’de yaşanan katliama karşı ortak ses verip, ortak çözümler üretmek için geldik. Bir gün önce de Dışişleri Bakanım Hakan Fidan buradaydı ve İİT ve Arap Birliği’nin Dışişleri Bakanları ile toplantı yaptılar. Bu toplantılarda, sonuç bildirgesinin bütün çerçevesini çizdiler. İİT’nin geleneğinde genelde kınamak vardır. Devletler, çeşitli nedenlerle çok fazla aksiyona girmezler. Ama biz son gelişmelerin detaylı bir biçimde sonuç bildirgesine eklenmesini talep ettik ve kabul ettirdik. Hemen hemen icra ile ilgili bütün teklifler bizden geldi. Böylelikle zirveye gitmeden önce planladığımız konuların hepsinin nihai metne konulması sağlandı.
YERLEŞİMCİYE ‘TERÖRİST’ TANIMI: Gerçekten çok fazla eylem noktası içeren, bugüne kadar hiç söylenmemiş, yerleşimcileri terörist olarak tanımlayan, hatta jeostrateji üreten bir metin var burada. İlk defa İsrail’in nükleer silahlarından hareketle bölgede ‘Nükleer Silahlardan Arındırılma Konferansı’nı teklif ediyoruz. Yani olayın hem taktik hem stratejik kısmı var. İkisi iyi bağlandı birbirine. Özellikle yardım nasıl götürülecek konusunda daha da ileriye gidildi, ‘ablukayı kırma’ diye bir ifade konuldu mesela… İranlıların bir atasözü vardır, ‘Oturdular, konuştular, dağıldılar’ diye. Şimdi bu bildiri, yani oturulup, konuşulup, dağılınan bir zeminde oluşan bir bildiri olmadı. Tam aksine, eyleme geçirilmesi gereken başlıklar var.
TÜRKİYE’YE RAĞMEN OLMAZ: (ABD Başkanı Biden ile görüşme olacak mı?) ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha yeni buradaydı. Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar. Benim Biden’ı aramam şık olmaz. Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de, bölgemizde kilit ülke konumunda olduğumuzu sadece biz söylemiyoruz. Bu coğrafyada Türkiye’ye rağmen bir girişimde bulunmak, plan yapmak mümkün değil… Tüm kriz bölgelerine yönelik bir çözümümüz, hamasi söylemlerden tamamen arındırılmış, derde derman reçetelerimiz mevcuttur… Sorunun çözümü için en uygulanabilir önerileri sunan ülke Türkiye. Bölgedeki krizlerin, sorunların çözümü için kilit ülke Türkiye. Coğrafyamızdaki tüm ülkelerle görüşebilen, çatışan, savaşan tarafları aynı masada toplayabilen tek ülke Türkiye.
AMERİKA’YI BASKI ALTINA ALMALIYIZ: (Gazze için İran ile ortak adımlar atılabilir mi?) Atılmaması için hiçbir sebep yok. Tüm mesele bu ortak adımları atarken, öyle adımlar atalım ki, yani affınıza sığınıyorum hem nalına hem mıhına olmasın… Devreye sokulması gereken en önemli ülke İsrail üzerinde etkisi olan Amerika… Gazze bir defa Filistin halkının toprağıdır. Amerika’nın bunu kabullenmesi lazım… Burada bir taraftan Mısır’la görüşmeler yapıp bir taraftan Körfez ülkeleriyle görüşmeler yapıp Amerika’yı baskı altına almamız lazım. Amerika’nın, Batı’nın İsrail’e baskısını artırması lazım.
HAK İLE BATILIN SAVAŞI: Ateşkesin sağlanması bizim için hayati derecede önemlidir… Akan kanın durması, sivil ölümlerinin son bulması için İran ya da başka devletlerle atılacak her adımı görüşmeye, harekete geçmeye hazırız. Diğer yandan bu savaş, hilal-haçlı savaşına dönmeyecek. Çünkü bu savaş iyi ile kötünün, yalan ile hakikatin, mazlum ile zalimin, hak ile batılın savaşı haline gelmiştir.
‘Reisi 28 Kasım’da Türkiye’ye geliyor’
Ayın 28’inde de İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bize geliyor… 15 Kasım’da, eşimin, lider eşleri ile toplantısı var. 17 Kasım’da bizim bir Almanya ziyaretimiz var. Bu ziyaretimizde de tabii Batı’ya yönelik bazı mesajlarımız olacak. 21 Kasım’da da Cezayir ziyaretimiz olacak. Cezayir ziyaretini çok önemsiyorum. Çünkü Cezayir, duruşunu her zaman net ortaya koyabilen bir ülke. Afrika’da tesir alanı geniş bir ülke. Onun için Sayın Tebbun’la da bu görüşmeyi çok çok önemsiyorum.
MISIR’A ZİYARET SİNYALİ: Bu akşam arkadaşlara, Sisi ile yaptığım görüşmeden sonra dedim, şimdi herhalde bir başka kapı açılacak bize. Mısır ziyareti ve bu adımla beraber bölgede neler yapabiliriz? Bunları inşallah yerinde konuşmak, görüşmek noktasında bu adımı da inşallah atarız.
‘İsrail artık bebek katili bir ülkedir’
(Gazze için duruşunuzu ikinci bir ‘One Minute’ olarak değerlendirebilir miyiz?) O zaman Davos’ta da şimdi dünyanın çeşitli yerlerinde de bu vicdan çağrısını dillendirmiyor olsaydık, bu tutum kendimizi inkar anlamına gelirdi. İsrail, son Gazze saldırılarıyla uluslararası kamuoyunun desteğini yitirmiştir. Ülke yönetimleri emperyalist çıkarları doğrultusunda İsrail yönetimiyle kucaklaşma yarışına girse de toplumların nezdinde İsrail artık bebek katili bir ülkedir.
HAMAS, SİYASİ PARTİDİR:
(AB Komisyonu raporu) Hamas’la ilgili AB aynen İsrail gibi düşünüyor. Ama biz onlar gibi düşünmüyoruz. Çünkü ben Hamas’a Filistin’deki seçimlerin galibi bir siyasi parti olarak bakıyorum. Onlar istiyorlar ki ‘Hamas bir terör örgütüdür’ diyelim. Hayır arkadaş, terör örgütü değildir, tam aksine topraklarını koruma mücadelesi veren, vatanları için savaşan insanlardır.
‘Kavganın tarafı olacak halim yok’
(Bireysel başvuruya ilişkin düzenleme olacak mı?) Düzenlemeye gitmek zor değil. Bütün iş Cumhur İttifakı’nın alacağı karara bağlı. Fakat onu hallettikten sonra bu bireysel başvurunun dayandığı kapı neresi olacak? (Yüksek yargı kurumlarının başkanlarıyla görüşecek misiniz?) Buradaki kavganın tarafı olacak halim yok. Ama işin hakemliğine gelince bu hakemliği yapmada tabii bize görev düşebilir… Gerekirse her ikisiyle de görüşürüm. Yargıtay Başkanı’yla zaten görüştük. AYM Başkanıyla da görüşürüz.