Kafası insan, vücudu yılan! ‘Şahmaran’ Anadolu’nun kalbini nasıl fethetti?

Günümüzden binlerce yıl önce bir olay yaşandı.Yerin onlarca kat altında yaşayan Şahmaran öldü ve ona ihanet eden aşığı Camsab ölümsüzlükle ödüllendirildi…’ İşte böyle başlıyor hikâye. Mersin’in Tarsus ya da Adana’nın Ceyhan ilçesindeki Yılan Kalesi’nde yaşadığına inanılan kafası insan, gövdesi yılan Şahmaran, hemen hemen herkes tarafından biliniyor. Temelde insanın çoğu zaman etik ve ahlaki açıdan kusurlu davranabildiğini anlatan bu efsane dilden dile aktarılarak da günümüze kadar ulaştı. Mardin Artuklu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Şakire Balıkçı, Mardin’de de yaygın bir mit olan ve halk tarafından önemli kabul edilen Şahmaran’ı bilinmeyenleriyle anlattı. İşte son günlerde dijital bir platformda yayınlanan diziyle yeniden tüm dikkatleri üzerine çeken ‘Yılanların Şahı Şahmaran’ ve ona ihanet eden sevgilisi Camsab’ın hikâyesinin ardındakiler…

IŞIĞIN SONU ŞAHMARAN’A ÇIKTI

Kendi halinde fakir bir ailenin oğlu olan Camsab adında bir genç, arkadaşlarıyla dağlık bir bölgeye gezintiye çıktı. Bu gezinti esnasında bir mağara gören Camsab oraya girdi ve mağaranın ucundaki ışığın peşine düştü. Muhtemelen hayatını değiştirecek o andan habersizdi. Işığın sonu binlerce yıldır orada yaşayan Şahmaran’a çıktı.

Yerin yedi kat altında yaşayan, yüzlerce belki binlerce yılanın (meranın) barış içinde yaşamasını sağlayan Şahmaran’ın yarı insan yarı yılan vücudunda olduğunu gördü. Üst tarafı güzeller güzeli bir insan, alt tarafı ise yılan kuyruğundan oluşan bir kadındı gördüğü.

YERİNİ VEZİRE GÖSTERDİ VE İHANET ETTİ

Şahmaran’ın kibarlığından ve cazibesinden etkilenen Camsab, rivayetlere göre uzun yıllar onunla mutlu mesut bir şekilde yerin altında yaşadı ancak bir gün yeryüzüne çıkmak istedi. Şahmaran onun bu isteğine izin verse de varlığından kimseye bahsetmemesi gerektiğini söyledi. Camsab bunu kabul edip yeryüzüne geri döndü. Kısa bir süre sonra dönemin kralı hastalandı ve Şahmaran’dan, onun gücünden ve şifalı özelliklerinden haberdar olan kral ancak onun etini yerse iyileşeceğini söyledi.

Bölgenin dört bir yanına haber salındı ve Şahmaran her yerde arandı. Ülkede tek tek herkese Şahmaran’ı görüp görmediğini soran vezirin, kralı iyileştirmekten farklı bir amacı daha vardı: Gücü ele geçirmek. Sonunda sıra bir şekilde Camsab’a geldi ve vezir Camsab’ın bir şeyler sakladığını fark etti. Camsab günlerce vezir tarafından işkenceye maruz kaldı ve sonunda dayanamayarak Şahmaran’ın yerini vezire göstererek sevdiğine ihanet etti.

‘ZEHİRLİ OLAN BAŞIMDAN YERSEN CAN VERİRSİN’

Vezir Şahmaran’ı yakaladı, Şahmaran ise bir insana güvenmiş olmanın getirdiği pişmanlıkla son anında bile Camsab için bir iyilik yaptı ve dedi ki: “Şimdi beni öldürecekler ve etimi kaynatacaklar. Şifalı yerim olan kuyruğumdan yersen benim bütün bilgeliğim ve hayatın tüm sırlarına vakıf olacaksın fakat zehirli olan başımdan yersen oracıkta can verirsin.” Bunun üzerine Camsab, Şahmaran’dan sonra daha fazla yaşamak istemediği için zehirli sandığı baş kısmını, vezir ise kuyruk kısmını yedi. Aslında şifalı kısım Şahmaran’ın baş kısmıydı. Vezir oracıkta can verdi, Camsab ise hayatın bütün sırlarına hakim olarak ölümsüzlüğün kapısını araladı.

‘LOKMAN HEKİM’İN GÜCÜ ONDAN MI GELİYOR?

Dr. Öğr. Üyesi Şakire Balıkçı‘ya göre Şahmaran, her ne kadar insanoğlunun zaaflarını son derece iyi bilse ve bu zaaf neticesinde tuzağa da düşmüş olsa da âşık olduğu Camsab’a bilgeliğini aktarmak istedi. Rivayetlere göre Camsab Anadolu coğrafyasında yaygın bilinen ve bir hekim olan ‘Lokman Hekim’e dönüştü. Tıbbi bilgisiyle nam salan Lokman Hekim’in gücünün aslında Şahmaran’dan geldiğine inanılıyor. Efsanede anlatılan Şahmaran figürünün yer yer kadın, yer yer erkek olduğu görülüyor. Peki Şahmaran’ın en doğru tasviri ne? Dr. Öğr. Üyesi Şakire Balıkçı bu konuya şöyle açıklık getirdi:

“Şahmaran’ın erkek olduğuna dair rivayetlerin Şah-maran (yılanların şahı) kelimesinin etimolojisinden kaynaklandığını düşünüyorum. Farsça kökenli ‘şah’ ifadesinin erkek hükümdar için kullanılması bu düşünceye kaynaklık etmiş olabilir. Şahmaran’ı dişi bir figür olarak düşünmemizin sebebi ise Mardin bölgesinde Şahmaran’ın mekanının bir yeraltı mağarası ya da kuyu olması. Mağara ve kuyu ise psikanalitikte dişil olarak yorumlanan sembollerdendir. Kuyuya veya yeraltı mağarasına düşen en yaygın adıyla Camsab, Şahmaran’ın yanında tıpkı anne rahmine düşen bir tohum gibi yeniden hayat bulur ve büyüyerek başka birine dönüşür. Şahmaran efsanesine bağlanan bir zincirleme efsane olan ‘Lokman Hekim Efsanesi’ Camsab’ın Lokman Hekim’e dönüşerek olgunlaşmasının ispatıdır.”

Mardin’in Artuklu ilçesinde bir binanın balkonundaki Şahmaran çizimi

Yunan mitolojisinden Çin mitolojisine kadar birçok bölgede Şahmaran gibi yarı yılan yarı insan figürlerin varlığı biliniyor. Hatta bazı kaynaklarda Yunan mitolojisindeki yılan başlı Medusa’dan veya eski Anadolu uygarlıklarından kalma yılana benzeyen bir yaratığın hikâyesinden bahsediliyor. Ancak bu hikâyeleri Şahmaran’la bağdaştırmak biraz zor. Dr. Öğr. Üyesi Şakire Balıkçı’ya göre Şahmaran Orta Doğu anlatılarından geliyor ve diğer hiçbir mitolojideki figürle benzerlik göstermeyerek kendine özel bir anlatıya sahip.

HİKÂYESİ YÜZYILLARI NASIL AŞTI?

Şahmaran efsanesine dair öğretilerin günümüze kadar ulaşması insanların onun hikâyesinden ve gücünden etkilendiğini de gösteriyor. Şahmaran’ın yüzyılları aşan hikâyesinde insanları etkileyen şey gerçekten neydi? Dr. Öğr. Üyesi Şakire Balıkçı dünya sözlü kültüründe hem yılanların hem de kadınların çok güçlü bir yeri olduğunu söyledi. Yılan sembolü hem kozmogonide dünyayı saran bir kozmik varlık olarak hem de İslami rivayetlere benzer şekilde Tanrı Ülgen’in yarattığı ilk insanlar Törüngey ve Eje’nin ruhunu kirletmek için Erlik (şeytan) tarafından kandırılan mitik bir varlık olarak ortaya çıkıyor. Günümüzde yılan figürü özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde muhafaza eden, evin ve ailenin iyesi/koruyucusu olarak yorumlanıyor. Dr. Öğr. Üyesi Şakire Balıkçı, bu durumun bir de kadın cinsinin bilgeliği, fedakârlığı ve hayat vericiliğiyle birleşince yüzyıllar boyu dilden dile aktarılan bir kültür koduna dönüştüğüne inandığını söyledi.

KIYAMET GÜNÜ VE ŞAHMARAN EFSANESİ

Günümüzde özellikte Tarsus bölgesinde mağaralarda yaşayan yılanların Şahmaran’ın öldüğünü bilmedikleri, bunu öğrenen yılanların bir gün yeryüzünün istila edileceğine dair bir inanış var. Hatta bu istilanın kıyamet günü ile birleştirildiği nadir de olsa görülüyor. Doktora tezinde kıyamet inanışları üzerine çalışan Balıkçı, saha çalışmalarında böylesine bir inanışa rastlamadığını belirtti. Ancak nadir de olsa böyle bir inanış varsa İslamiyet’te ve diğer semavi dinlerde mevcut olan Dabbetü’l Arz, Deccal, Leviathan gibi kavramların yılanlarla bağdaştırılmış olabileceğini dile getirdi.

“İnsanlık her zaman etik ve ahlaki açıdan bir miktar ‘kusurlu’dur. Bu efsanede verilmek istenen mesaj ‘etik’ ve ‘toplumsal ahlak’ kavramlarına bir karşı duruş değil, hiçbir insanın kusursuz olamayacağı, buna rağmen aşk ve fedakarlık gibi duyguların bir anlamı olduğudur.” Dr. Öğr. Üyesi Şakire Balıkçı

Yorum yapın

bursa escort kocaeli escort izmit escort escort bursa ankara escort pendik escort tuzla escort
bursa escort kusadası escort davutlar escort gorukle bursa görükle escort bursa bayan escort tuzla escort
bursa escort bursa merkez escort bursa ucuz escort
izmit escort kocaeli escort
bursa escort görükle escort
görükle escort bursa escort bayan bursa merkez escort bursa sınırsız escort bursa otele gelen escort
casibom gaziantep escort porno izlegaziantep escortporno izle baywin istanbul eskort
escort ankara
bursa escort bursa escort bayan bursa escort görükle escort bursa escort bayan bursa ucuz escort görükle escort bursa escort kusadasi escort kusadasi escort ataşehir escort